Kekemelik Forum

Tam Versiyon: Tetikte akıcı konuşan kekemelerin derdi...
Şu anda tam olmayan bir versiyonun içeriğine bakıyorsunuz. Tam versiyon'a bakınız.
Merhaba arkadaşlar,
kekemeleri kaba hatlarıyla iki gruba ayırmak mümkündür. (Bunu 'Kekemeler için öneriler' kitabının son bölümlerinde de bir daha ayrıntılı okuyabilirsiniz.)
  • Kekemeliği az olan ve bunu çoğu zaman gizli semptom sergileyerek başarıyla saklayabilen kekemeler (kolaylık olsun diye buna A tipi kekeme diyelim)
  • Kekemeliği belirgin olan ve o yüzden hiçbir şekilde bunu gizleyemeyen B tipi kekeme. B tipi bir kekemenin zaten iki seçeneği vardır: ya konuşur kendini ele verir ya da susar ve insanlardan kaçar. 
Bunların arasında kekeleyerek konuşmayı tercih edenler en huzurlu ve en çok kendisiyle barışık olan tiplerdir!

Bu yazımla özelikle A tipi kekemeler üzerinde durmak istiyorum çünkü az ve hatta çok az kekeledikleri halde en mutsuz kekemeler onlardır. Ama aynı zamanda en basit yöntemlerle en fazla ilerlemeyi başarabilenler yine onlar...

A tipi kekemeler çoğu zaman düzgün ve normal konuşur. Kekemelik içinde saatli bir bomba gibi saklıdır. Ne zaman patlayacağını önceden kestiremez. Kekeme olduğunu dile getirmez, çevresi de 'sen kekeliyorsun' deyince kendini yenilgiye uğramış gibi hisseder.

Tersine kekemeliğini zaman zaman dile getirince çevresi kendisini 'yok be, sen kekeme değilsin' diye teselli etmeye çalışır. Burada dış görünümü ile yaşadığı gerçek arasında bir çelişki oluşur. Kekeme olduğunu bilir ama bunu bir türlü kabullenmek istemez. Kabullenmeye yeltenirse de çevresi 'sen kekeme değilsin' der.
İki şeyin arasında bocalayıp durur.

Ondan sonra yine bir an patlak verir ve istediği kelimeyi bir türlü çıkartamaz. B tipi kekemeler gibi deneyimli olmadığı için tüm duygular aynı anda üzerine gelir: korku, utanç, kalp çarpıntısı...
Düşünür düşünür nerede patlak verdiğini anlamaya çalışır. Derste okurken... Ekmek alırken... Sokakta birine yol sorarken... Anne babası bile çocuğun kekemeliğini ciddiye almaz çünkü evde gayet güzel konuşur. Kekemeliğini gizler. 'Şey' deyip durur. 'Bayramın mübarek olsun' - diyemeyeceğini anlar, 'iyi bayramlar' der. Babası ise 'Yok be oğlum, sen hele Ahmed'e bak, onunki tam kekemelik sen ise ara sıra bir kelimeye takılıyorsun. Seninki heyecandan olsa gerek' der.
Her türlü izahat kendisine rahatlık verir yeter ki kekemelik olmasın. Ve kendisi de bu mazeretleri kullanmaya başlar. 'Kelimeyi unuttum', 'konsantre olamadım'. Herşey iyi de kekemelik olmasın. Çünkü kendisinde oluşan algıya göre kekemelik adam öldürmekten daha da kötü olan bir suçtur.

Konuşurken aksaklıkların olduğunun farkında ama çevresinin bunu kekemelik olarak algılamadığının bilincinde olduğu için maskesini düşürmek istemez. 'Madem millet beni kekeme olarak görmez, ben de olmadığımı ispatlayayım!' der. Ve bir an yine kötü takılır. 'Ankara' diyecek, 'I - ı - ı - ı' deyip durur. 'Şey ı... Şey ı...' Ankara çıkmıyor ağzından. Ama hani kekeme değil ya.... Değilse nedir ya? Değilse neden 'Ankara' çıkmıyor ağzından? Bu tür anlarda ister ki dünya yarılsın kendisi de açılan deliğe girsin bir daha görünmesin. Ama dünya yarılmıyor, çevresindeki insanlar onun yerine 'Ankara' kelimesini tamamlıyor kendisi de o anda hem onlara sarılmak ister, hem de nefret eder. Neden bunlar söyleyebilir de ben niye söyleyemiyorum diye. Ve neden bir an sonra bütün bu büyü biter de 100 defa 1000 defa Ankara söyleyebilirim diye.

Kekemelik bir damokles kılıcı gibi üzerinde sallanıp durur. Her zaman olsa alışabilir belki. Ama bu şekilde alışamaz. Bir topluluğun içinde normal konuşan gibi başka bir toplulukta kekeme gibi görünür. 

A tipi kekemeler daha çok içine kapanan, görünmeyen kekemelerdir. Konuşmaları görünüşte güzel ama içlerindeki mücadaleyi iyi terapistlerden başka hiç kimse anlayamaz. 

Peki bunun çözümü nedir?

Bunun çözümü B tipi kekemelere göre çok daha kolay, sadece cesaret ister çünkü: Zihinde devrim yapmalısın!
  • Kekemeliğini kabullen ve dile getir!
  • Gizli semptomlarını açık semptomlara çevir!
  • Millet 'sen kekeme değilsin' veya 'seninki kekemelik değil' dese bile aldırma, kekeme olduğun konusunda diret!
Kekemeliği kabullenmek ve dile getirmek nasıl oluyor?

A tipi bir kekeme olarak zaman zaman kendin bile 'ben bugün hiçbir şey yapmadan kekelemedim' diye düşünerek kendini kekeme değilim diye avutursun. Semptom göstermeyince bunun kekemelik olmadığını düşünürsün.
Bunu bilincine çıkarıp aynanın karşısına çıkarak 'ben kekemeyim' diyeceksin. Çevrendeki insanlara 'kekeme olduğumu biliyor muydun?' diyeceksin. 'Yok ya, seninki kekemelik değil ki? Filan kişiyi tanıyor musun? Esas kekeme odur!' deyince karşı çıkacaksın. Hafif bir kekemeliğin, söyleyeceğin kelime yerine şey şey demenin de kekemelik olduğunu anlatacaksın.

Gizli semptomlar nasıl açık semptomlara çevrilir?

En zor olanı budur. Bugüne kadar aman aman kekemelik semptomu olmasın da ne olursa olsun diye konuşmadaki en ufak bir aksaklıkta keser herhangi bir yöntem kullanırdın. Ya nefes alıp yeniden dener, ya da şey şey gibi erteleyici kelimeler kullanırdın, ya da başka bir kelime seçerdin.
Bundan sonra 'haydi bakalım işi akışına bıraksam acaba ne olur' diye durmayacaksın. Bu mümkün değilse önce kendi kendine, sonra tanımadığın insanlara karşı ve en sonunda tanıdığın insanlara karşı gönüllü kekemeliği devreye sokacaksın.
Bunu yapınca zaten kimse artık 'sen kekeme değilsin' demez. 'Tamam tamam, şimdi kekeme olduğunu fark ettim' derler.
Ve bunun sana nasıl bir rahatlık getireceğini o zaman anlayacaksın.

A tipi kekemelerin genellikle en büyük sorunları kekemeliğe karşı çok fazla duyarlılaşmış olmaları. İyi bir duyarsızlaştırma çalışması sonucunda bütün negatif düşünceler, korku ve endişeler sıfırlanır.
O zaman daha önce seni yere yıkan ağır bloklar da artık kendiliğinden kaybolur ve geriye kalan ufak tefek takılmalara tolerans tanıyabilirsin. Çünkü kekemesin. Bunu sana inanmayan veya bu işi küçümsemeye çalışan herkese karşı savunabilirsin.
Çünkü kekemelik suç değildir. Kekemelik senin insan olarak değerini hiçbir şekilde azaltmaz.
Kekemeler ABD'de yapılan bir çalışmaya göre zeka testlerinde normal konuşanlardan 14 puan daha zeki çıkmışlar.
Öyleyse kendini ezik hissetmeye hiçbir gerekçe yoktur.
İyi günler
Petra
Petra hanim çok teşekkür ederim size şahsen kendim çok faydalanıyorum yazılarınızdan tekrar teşekkür ederim size
Arkadaşlar,
tetikte akıcı konuşmakla iligili dün bana şöyle bir soru soruldu: bir kişi fluency shaping tekniklerini kullandığı müddetçe de mi tetikte akıcı konuşuyor durumdadır? diye.

Ben gerçekten biraz düşünmek zorundaydım.
Ve başta şunu belirtmek istiyorum: aslında herşey bireyseldir. Burada temel ölçüt, ben kendimi nasıl iyi hissediyorsam, benim doğrum odur. Yani şöyle yaparsan yanlıştır, böyle yaparsan doğrudur diye bir şey yoktur.

Bu bağlamda fluency shaping yöntemlerinin (konuşma tekniklerinin) hangi vaatlerle öğretildiği çok önemlidir.

Örnek 1
Gittiğin kekemelik merkezindeki terapist sana belli konuşma tekniklerini öğreterek bunu - atıyorum - altı ay bir yıl sürekli uyguladığın zaman kekemelik geçer diye söz vermiş. Kendisi kekeme değil yani bunu kendi deneyimlerinde yaşamamış. Ama öğrettiği tekniğin (robot gibi konuşmak dahi olsa) etkili olduğunu biliyor. Sana gösteriyor, sen de deneyerek onaylamak zorundasın.

Sen bu tekniği uyguladığın müddetçe gerçekten kekelemiyorsun. Terapist de sana 'aferin oğlum/kızım, bak, ne güzel konuşabiliyorsun!' diyor.
Tabii ki ister istemez seviniyorsun. Ama bu işin içinde bir terslik olduğunu da fark ediyorsun: çünkü tekniği uyguladığın müddetçe akıcısın, terk ettiğin anda kekemelik geri döner.

Terapist senden tekniği uygulamanı bekliyor, annen baban da seni tebrik etmiş, güzel konuştuğunu söylüyor ve el aleme, akrabalara filan herkese 'bizim oğlumuz/kızımız nihayet kekemelikten kurtuldu' diye övgüler yayıyor.

İşte o anda fluency shaping tekniğini uyguladığın sürece gerçekten tetikte akıcısın. Çünkü herkesin senden olan beklentisi asla bir daha kekelememen! Sen de buna uymaya çalışıyorsun. En ufak bir takılma hissinde telaşlanıyorsun, eyvah yenildim diye endişeleniyorsun.

Örnek 2
Gittiğin kekemelik merkezindeki terapist seni gerçeklerle yüzleştiriyor: 'Bak, bugüne kadar kekelemişsin, 20-25 yaşına gelmişsin. Bundan sonra kekemeliğin tam geçmesi pek olası değil.
Ama bizim öğrettiğimiz etkili yöntemler var. Bu yöntemleri uygulayarak her yerde kendini kurtarabilirsin. Yani takılacağından endişelenmene gerek yok, her ortamda tekniği devreye sokabilir kendini ifade edebilirsin.
Kekemelik geçer mi? Geçmez. Ama kekelememek için tedbiren tekniği kullanırsın.

Bence bu şekilde aydınlatılmış bir kekeme tetikte akıcı değil. Bilinçli olarak önemli bulduğu yerlerde tekniği uygulayarak konuşur, önemsemediği yerlerde de kendi halinde kekeler. 

Önemli olanı kendini o anda nasıl hissettiğidir. Amaç kekeme olmadığını göstermek, ispatlamaksa mayin tarlasında yürür. Ama herkes kekeme olduğunu bilebiliyorsa ve öğrenmiş olduğu teknikleri bir oyun gibi kimi yerde devreye sokar kimi yerde ihmal ederse o zaman mesele yok.

Yani eninde sonunda şöyle bir formül geçerli: Terapist gerçekçi hedefler belirlerse, danışan da hayal kırıklığına uğramaz.
Ama ulaşılması tıbben mümkün olmayan hedefler belirlenirse hem danışan üzülür hatta kahrolur hem de terapist yalancı çıkar.

Konuyu biraz çarpıtmışsam özür dilerim  Smile
Petra