Kekemelik Forum

Tam Versiyon: Neden belli ortamlarda kekelemeyiz...
Şu anda tam olmayan bir versiyonun içeriğine bakıyorsunuz. Tam versiyon'a bakınız.
Merhaba arkadaşlar,

yine güzel bir soru geldi hatta çok güzel olduğunu düşündüğüm için onu sizinle paylaşmayı uygun buldum.
Alıntı: Petra hanım biraz önce gezinirken şu yorumunuza denk geldim ''İşte buna ben katılmıyorum. Çünkü tamamen duyarsızlaşmış biri olarak bakanlıklara hatta geçenlerde Alman TVsinde Cumhurbaşkanı'nızın konuşmasını simültane çevirdim. Sorun yok. Ama takılacağım heceleri ve kelimeleri her normal sohbette hissederim''
Arkadaş şöyle devam etti:
Alıntı: acaba işinizi çok iyi yaptığınızı düşündüğünüz ve konsantre olduğunuz için mi kekelemiyorsunuz o an?
ama sohbet ortamında konuya tam hakim olamayabiliyor insan ve ya ortamda rahatsız olduğu etkenler ve ya kişiler olabiliyor?
bu da bedeni düşünceyi bilinçaltı düzeyde sıkıp kekeleteyor olabilir mi? Çok özgüvenli, rahat ve mutlu olduğu ortamda, kendini çok iyi ifade etmesi gerekemeyen konularda sanki yalnız başınaymış gibi bir rahatlıkta hissedebilse yine kekelemeyebilir...
tabi bunu sizin kadar akıcı konuşabilen bir kekeme için düşünüyorum
çok ağır bir kekemenin vücut tepkileri kasları ve algıları da bozulabiliyor korku ve kaygıdan
özetle siz sohbet ortamında çeviri yaptığınız kadar rahat ve özgüvenli değilsiniz belkide.. uzun oldu biraz ama umarım anlatabilmişimdir düşüncemi saygılar
Buna en kısa zamanda uygun bir cevap vereceğim çünkü ben de bu konuları çok düşünüyorum.
Soru için teşekkürler.
Petra
Arkadaşın düşüncelerine tek tek bakarak bir de benimkilerle kıyaslayalım...
Alıntı: acaba işinizi çok iyi yaptığınızı düşündüğünüz ve konsantre olduğunuz için mi kekelemiyorsunuz o an?

Ben genel olarak bunu bambaşka nedenlere bağlıyorum:
  • Biz fikir üretmiyoruz, başkasının fikrini aktarıyoruz (no production - reproduction)
  • Tüm ilgi odağımız konuşulan sözler ve içeriği - kendi konuşmamıza bakmıyoruz
  • Cihazlı simültane tercümanlık yaparken işitme - konuşma birbirinden koparılmıştır, kulaklıkla konuşulan sözleri duyuyoruz, mikrofona kendi sesimizi duymadan konuşuyoruz (kulağı sağırlaştırarak konuşma etkisi)
Saydığım tüm nedenler fiziksel etkenler, psikolojik etkenlerle alakası yoktur.

Ben uzun süre simültane tercümanlık yapmaktan çekiniyordum. Benim yapmış olduğum hesap şöyleydi:
  1. Konuşulanı tam anlamayıp veya bir-iki sözcük kaçırırsam...
  2. Bocalayıp özgüvenimi yitiririm...
  3. Özgüvenimi kaybedersem kekelemeye başlarım...
  4. Kekelemeye başlarsam istemediğim davranışlar sergilerim
Bu yüzden bir iki sefer denedikten sonra hele bir kere başarısız kaldıktan sonra vazgeçmiştim (başarısızlık kekemelikle alakalı değildi tam tersine konuşmacı ukala biriydi ve bize sunumunu önceden vermeyerek kendi uzmanlık alanından bahsetti - normalde simültane tercümanlıkta ya önceden vermesi ya da en azından anlaşılır bir dilde serbest konuşması gerekirdi).

Yıllar sonra kekeme bir arkadaş tercüman olduğumu öğrenince simültane tercümanlıkta kekeler misin diye sordu. Ben de cevap veremedim ve kendisi 'ben birkaç kez simültane tercümanlık yapıp kekelemediğimi farkettim' dedi. 
Bundan cesaret alarak 'ya bendeki korkular da boş ise' diye düşündüm ve bundan sonra her fırsatta simültane tercümanlık yapmaya başladım. Ve baktım ki gerçekten ne simültane tercümanlıkta ne de ardıl tercümanlıkta fazla bir kekeleme tehlikesi yoktur. Ve gerçekten her ikisinde de bunun nedenini başka konulara odaklandığımıza bağlıyorum.

Şöyle bir durum hatırlıyorum: 300 kişilik bir toplantıdayız iki kişi simültane tercümanlık yapıyoruz. Sıra bende, konuşanı dinleyerek eş zamanlı çeviriyorum. Konuşanın sözü bitti, benim cümlem yarıdaydı dikkatimi dinlemekten sözümü bitirmeye çevirdim ve takılacağımı hissettim. Gerçekten de k-k-k-k... diye takıldığımı hatırlıyorum. Devamı için mikrofonu 'kekemeliğim tuttu' diyerek arkadaşımın eline sıkıştırdım ve devamını ona bıraktım.

Yani oluyor olmuyor değil. Ama ender oluyor ve çoğu zaman aklıma bile gelmiyor.
Alıntı: ama sohbet ortamında konuya tam hakim olamayabiliyor insan ve ya ortamda rahatsız olduğu etkenler ve ya kişiler olabiliyor?
bu da bedeni düşünceyi bilinçaltı düzeyde sıkıp kekeleteyor olabilir mi? Çok özgüvenli, rahat ve mutlu olduğu ortamda, kendini çok iyi ifade etmesi gerekemeyen konularda sanki yalnız başınaymış gibi bir rahatlıkta hissedebilse yine kekelemeyebilir...

Ben kekemeliği tamamen fonolojik bir sorun olarak yaşıyorum. Korku kaygı yok bu adamı sevdim bunu sevmedim bundan korkuyorum yok bu beni yargılayacak gibi bir düşüncem yoktur. (Belki de yaşın ve hayatta itibar sahibi, başarılı bir birey olmamın beraberinde getirdiği bir şey...)

Kekelersem çoğu zaman önceden belli bir sese, bir heceye takılacağımı hissederim. Bir N olabilir yapışır kalırım. Bir Y olabilir bir zincir oluşur devamı gelmez. Bir K olabilir sanki sertleşmiş çıkmıyor. Bir D olabilir uzar uzar ama arkasındaki ünlü gelmiyor.
Bazen B'lerde tekrarlama yaşarım sanki her seferinde yeni bir başlangıç. Konuşma gücüm aniden o kelimeyi söylemeye yetmiyor. Ne yaparım? Genellikle önceden böyle olacağını hissedersem kendimi frenler ve ilgili heceden önce yeniden nefes alırım. 

Bazen de hecelerin kombinasyonu beni kekeletir. Sık sık takıldığım ve o yüzden söylemeyi pek sevmediğim bir şey: 'anne ve babalar' bu harflerin kombinasyonundan dolayı genelde 'anne ve bb...' diye takılıp kalıyorum. Ne yapsam ne etsem bir kere bu şekilde duvara çarpmam gerekiyor ki ikinci denemede düzgün söyleyeyim. Bazen ikincide de aynı şekil oluyor üçüncüde de ritimli söylerim an-ne-ve-ba-ba-lar gibi.

Türkçede aynı durum gitmemem gerekir veya yapmamamız gerekir gibi kombinasyonlarda oluyor. Ya söylememem gerekir ya da dediğim gibi ilk denemede başarısız kalıp ikincide üçüncüde düzeltmem lazım.

İçinde L harfini barındıran kelimelerde de sorun oluyor. Politikacı, ileri gibi kelimelerde çok fazla takılmasam da sorun oluyor. Ve işin ilginç tarafı illeri desem sorun yok ama ileri desem var.

Yani bunlar toplam olarak fonolojik sorunlardır, ama son derece değişken, yani hiçbir zaman ne zaman olacağına dair kesin bir bilgim yok. (Ve Türkçede bunlar yine az sayılır kendi anadilim olan Almanca'da bunlar çok fazla)

Alıntı: özetle siz sohbet ortamında çeviri yaptığınız kadar rahat ve özgüvenli değilsiniz belkide..

Ben bunu da başka birşeye bağlıyorum: İster çeviri olsun ister yapmam gereken bir sunum olsun genelde vereceğim mesaja ve cümlelerimin eksiksiz olmasına odaklanıyorum. En ufak bir kekeleme hissini sezer ya yeni bir nefesle ya da kısa ara vererek vurgulu konuşarak yani sonuçta modifikasyon kullanarak bunları geçerim ve kimse konuşmamdaki aksaklıkların farkında değil. (Çeviride çoğunlukla bunlara gerek bile kalmıyor)

Özel sohbetlerde ise bütün bunlara gerek yoktur. Ben ben olabilirim. Neden ağzıma geldiği gibi konuşmak varken daha modifikasyon kullanayım? İşte o zaman rahatım. Zaten herkes kekeme olduğumu bilebilir gizli saklı birşey yok. Numara yapmama gerek yok. Özel sohbetlerde daha çok kekelediğimi bu gerçeğe bağlıyorum.
Düşünceni merak ediyorum! İyi günler
Petra
bu açıklayıcı cevabınız için çok teşekkürler. sanıyorum anladım durumunuzu.

daha öncede kassel'de terapi alan arkadaşımdan buna benzer bir şey duymuştum. normalde fluency shaping ile kekemeliğini kontrol edebilen konuşma terapistinden bahsetti. terapisti evde, arkadaş ortamında, eşinin yanında vs teknik uygulamıyormuş ve böylelikle kekemeliği artıyormuş ama o zaman da sizin de dediğiniz gibi kendisi olup daha rahat ediyormuş. sanırım terapiste de kekemeliği sadece kekelememek zorunda olduğunu hissettiği zamanlarda bir sorun olarak görüp teknikle üstesinden geliyor aynı sizin gibi.

buradan yaptığım çıkarıma gelirsek her kekeme duyarsız olduğu düzeye kekemeliğini indirmeli ancak o aşamaya geldiğinde kekemelik önünde hala bir engelse, kişiyi rahatsız ediyorsa hayatını hala zorlaştırıyorsa kendine uygun modifikasyon tekniklerini uygulayabilir. tabi duyarsız olduğu halde çıplak, salt, olumsuz dış etkenlerden arınmış öz kekemelik düzeyi fazlaysa tüm konuşmasını shaping yapıp değiştirebilir de. bu duyarsız biri için tamamen broca bölgesindeki soruna bağlı. tüm kekeme arkadaşlara ve kendime dilerim ki kekeme olduğumuzu saklamak gereğini hiç bir zaman hissetmeyelim huzurla kekeleyelim rahat edelim ama malesef bu bilinçsiz dünyada bazı ortamlarda gizlememek zararımıza gibi görünüyor( iş bulmak, o işte yükselmek, dert anlatmak, lafını dinletmek, saygı görmek, kabul edilmek vs anlamında. tabi istisnalar olabilir bilinçli çevrelere denk gelebilir insan ama genel olarak durumu ben bu şekilde görüyorum)

saygılar