Kekemelik Forum

Tam Versiyon: 20 yıllık Vefalı Dostum Kekemelik
Şu anda tam olmayan bir versiyonun içeriğine bakıyorsunuz. Tam versiyon'a bakınız.
Herkese Merhaba.
Öncelikle bu forumun açılmasını sağlayan ve yorumlarıyla foruma katkı sağlayan bütün arkadaşlara teşekkür ederim. Sizleri hem buradan hem de youtube'dan bir aydır gizliden gizliye takip ediyorum Smile 

Benim bu vefalı arkadaşımla tanışıklığım 5 yaşındayken ailemden ayrı kalmanın verdiği üzüntüyle havale geçirmem sonucu olmuş. Ailemden ayrı kalmam ailevi bir olaydan dolayıydı. Yaklaşık bir yıl sonra tekrar ailemle bir araya geldim. İlk zamanlarda düzelir diye pek üstünde durmamışlar. İlkokula başlayınca ailem bu dostumun artık hayatıma engel olabilecek bir duruma geldiğini düşünerek psikologlara götürmeye başladı. Daha sonra farklı yöntemler denendi. Ardından o dönemde yeni yeni ortaya çıkan ve tam 15 günde kekemeliğe son diyen o müthiş tedavi yöntemini duyan ailem, beni oraya götürmeye karar verdi. Tabi ki ben o zaman 10 yaşımda olduğum için durumun ciddiyetinin ve üzerime düşen sorumluluğun pek farkında değildim. Kekemelik için üzülüyordum evet, okuldan döndüğümde çantayı bir kenara kendimi diğer kenara atıyordum evet, geceleri yastığımı gözyaşlarımla ıslanıyordu evet ama bunu nasıl düzelteceğimi ne yapacağımı bilmiyordum. Tüm bunlara rağmen ailem sesli kitap oku gibisinden tavsiyelerde bulunurdu ama çocukluğun getirdiği sorumsuzluk olsa gerek yapmadım. En son ailem benim bu çaresizliğime karşı gidilen psikologlardan veya diğer yerlerden bir sonuç çıkmadığı için 15 günde kekemeliğe son tedavisine çok inanmışlardı ve bu tedavi merkezi benim bulunduğum ilde olmadığı için bir başka ilde bu tedavi için bir ay kaldım. Size bu tedaviden çok ayrıntıya girmeden bahsedeyim çünkü zannediyorum ki bu forumda bulunan arkadaşların hepsi bu tedaviden geçmiştir ve sonuç yine burada toplandık Smile

İlk gün gittik ailemle, psikolog bey önce benimle sonra ailemle konuştu tedavi yöntemlerini anlattı, ben de kısaca bahsedeyim. Bize o zaman söylenen şuydu, "Hakan ın kekemeliğinin düzelmesi için biz ona ilk önce konuşmayı unutturacaz. 15 gün boyunca hiç konuşmayacak. Bu esnada bilgisayardan melodik konuşma metinleri dinleyip gözleriyle okuyacak. Böylece bu konuşma tarzı Hakan ın beynine iyice yerleşecek. 15 günün sonunda hece hece konuşmaya başlayacak. 15 gün de o şekilde konuşacak. Bu 15 günde ise beraber yemeğe gidecez dışarda gezecez bu yöntemi sadece burada uygulamayacak. Ayrıca hipnoz uygulayacaz."

Neyse ertesi gün başladım tedaviye. Sabah 9 da gidiyorum zaten konuşmak yasak beni direkt bilgisayarın başına geçiriyorlar bilgisayardan o ağır ağır konuşmayı dinliyorum öğlene kadar. Öğleden sonra yine aynı şekilde akşama kadar devam. 15 günü böyle bitirdik, sonra konuşma dönemine geldik, psikolog elimize birer metin verdi sırayla bize gösterdiği melodik yöntemle metinleri okumaya başladık. Ben 15 günlük sus dönemimden sonra ilk konuşmaya başladığımda yine kekeledim  Smile Orada anladım ki bu iş susmakla olmuyor veya beyin sen 15 gün konuşmadın diye konuşmayı unutmadı. Sonra bir gün psikolog bizi çember konumda sandalyelere oturttu. Arkadaşlar şimdi sadece beni dinleyin rahat bırakın kendinizi dedi. "Gözlerinizi kapatın, şu an bir şelalenin yanındasın şırıl şırıl akan bir su etraf yemyeşil ve sen oldukça rahatsın. Suyun sesini dinliyorsun ve hafifçe esen rüzgarla daha da rahtlıyorsun..." gibisinden cümleler söyledi ve en son gözünüzü açın dedi. Gözlerimizi açtığımızda bazı arkadaşların ellerinin üzerinde larında iğnesi gördük. Derinin bir tarafından batırıp ucunu diğer taraftan çıkarmış bunu bana be benim yaşlarımdaki çocuklara yapmamıştı yaşça büyük olan kişilere yapmıştı sebebi ise bizim tam kendimizi hipnoza veremeyişimizmiş. Gözler açılınca zaten ellerinin üzerinden iğne geçirilmiş olanlar bi şaşırdı ne oluyor gibisinden. Güya bu da tedavinin bi parçasıymış. Her neyse bir aylık tedavi süreci bitti ben eve döndüm ama aynı konuşma aynı tedirginlik yine var ve değişen hiçbir şey olmadı.

Ben artık büyüyordum ve bu vefalı arkadaş da benimle birlşkte büyüyordu. Küçükken çok sıkıntı yoktu ama büyüdükçe o da büyüyüp kendini daha çok göstermeye başladı. Liseye kadar "bbbbbbbbben" diye kekelerken liseye başladığım yıllarda kelimeye başlarken başlayamayıp kafamı uzun uzun  sallayarak o ilk harfi çıkarmaya çalışıyordum. Yani kekemelikte tasvir ettiğimiz o soğanın en dış kabuğu olan tikler baş göstermişti. Ve artık kekemeliğim tatlı bir harf tekrarından çıkmış resmen canavarlaşmıştı. Konuşurken titriyor terliyor gözlerimi kapatıyor o ilk kelimeyi söylemeye çalışıyordum. Konuşmam bittiğinde ise maraton koşmuş gibi terliyordum. Lise hayatım bu vefalı dostum kekemelik yüzünden sıkıntılı geçmişti. Bir gün okulda bir hocamız arkadaşın söylediği bir cümleyi benim söylediğimi sanmış ve benim yakamdan tuttuğu gibi fotokopi odasına götürerek duvara yaslamış boynumdan sıkmış bana hesap sormaya başlamıştı. Normal zamanda bile konuşmakta güçlük çekerken o an hocaya birşey demek için dakikalarca titremiş fakat bir harf bile söyleyememiştim. Hoca da benim o halimi görünce korkudan titrediğimi elinde kalacağımı düşünerek kapıyı açıp beni dışarı ittirmişti. O olaydan kimseye bahsetmedim. Birkaç gün sonra o hoca benim dersime giren diğer hocalardan benim kekeme olduğumu öğrenmiş ve beni yanına çağırıp özür dilemişti ama özür dilerken de üstüne tüy dikmeyi ihmal etmemişti. " Sen konuşamıyorsun, bu halde nasıl okuyorsun derste sözlülerde ne yapıyorsun. Yarın buradan mezun olsan bile üniversite okuyamazsın üniversiteye gitsen orada okuyamazsın. Bu halimle bir meslek sahibi olamazsın beni dinle ailenle konuş okulu bırak kendini de boşuna yorma" demişti. Tabi ki ben bu olayı da kimseye anlatmadım. Sıkıntılı ve stresli lise yıllarımdan sonra üniversite sınavına hazırlanıp üniversiteye yerleştim ancak ilk aylarda sunumlar başlayınca ben bu sefer kaçacak yer bulamıyordum. Ve sunuma başlarsam kekeleyeceğim korkusuyla ne yapacağımı bilemiyordum. Ve sunum sırası bana geldi tahtaya çıktım yüzümü sınıfa döndüm. Bir yandan yine titreyip gözlerimi kapayıp dakikalarca kekeleyerek tüm dikkatleri üzerime çekmek istemiyordum diğer yandan bir an önce sunumu bitirip kurtulmak istiyordum. Boncuk boncuk terledim fakat bir türlü konuşmaya başlayamadım. Sadece sınıfa bakıp gerildim terledim strese girdim ama ağzımdam tek kelime çıkmadı. Hoca oğlum neyi bekliyorsun diyip duruyor ama ben konuşamıyorum. Ve en sonunda hocam ben yapamayacam cümlesini kekelemeden söyleyip tahtadan ayrıldım. O gün bunu çözmem lazım deyip dersten çıkmıştım. Eve dönerek yine bütün stresimi gerginliğimi kendime kızarak çıkarmıştım. İnternetten tekrardan yöntemler tedavi merkezleri aramaya başladım forum sitelerini takip ettim önerilen yerlere giden kişileri buldum onlarla iletişime geçtim ve en son ankara'da bulunan bir doktorun diğer tedavi merkezlerine göre daha iyi olduğuna kanaat getirip randevu aldım. Fakat ücreti biraz fazlaydı ama seans seans aldığını öğrendim. Yıllarca bu vefalı dostum kekemelik yüzünden aileme maddi manevi mahcup olduğumu düşünerek doktorun parasını kendim çıkarmaya çalıştım. Ankaraya gittim önce bi tanışma seansı varmış. Konuşturdu beni kekelememe seviyeme baktı sonra nasıl bir an seans uygulayacağını söyledi. Daha önce kendisine gelen hastalarından bahsetti. Hatta daha önceki yıllarda görev yapmış bir cumhurbaşkanının hanımında da böyle bir konuşma bozukluğunun olduğunu ve onu tedavi ettiğini söyledi. O doktorun da tedavi yöntemi şuydu, sen ses tellerinin üst kısmından konuşuyorsun bunun için kekeleme riskin artıyor, sesini kalınlaştırabilirsek yani sen ses tellerinin üst kısmından değil de alt kısmından konuşursan sesin kalın çıkar ve böylece takılmalar, o titremeler ortadan kalkar. Ama nunu airflow ile yapacaksın dedi. Airflowu nasıl yapacağımı gösterdi ayrıca evde günlük yapmam gereken egzersizleri de gösterdi. Ve bir de kulağıma kulaklık takıp bir siren sesini son ses açıp benim elimdeki metni okumamı istedi. Ve o an şunu farkettim kendi sesimi duymayınca kekelemiyorum zaten bunu sonradan doktor da söyledi kelemeler kendi seslerini duymazlarsa kekelemezler diye. Lafı çok uzatmayayım, orada da airflow kalın konuşma, ünlü harfleri günlük 5 er defa 12 saniye boyunca kesintisiz nefesle aynı ses tonuyla söyleme, ip atlayarak metin okuma gibi egzersizler verdi ve ben bir haftada 10 seans görüp döndüm 6 ay sonra tekrar gidecektim 10 seans daha görecektim.

Bu sefer hırslıydım egzersizleri aksatmadan yaptım airflow ile kalın konuşma tarzını gümlük yaşantımda da uyguladım hatta çevremdeki arkadaşlarım neden böyle konuşuyorsun diye üstelediklerinde soğuk aldım boğazım ağrıyor gibisinden geçiştirdim. Yaklaşık iki ay geçti fakat benim takılmalarım artmaya başladı bunun üzerine doktorumu aradım durumu anlattım, bana takılmaların artıp artmaması şu aşamada mühim değil, önemli olan benim egzersizlerimi aksatmadan yapıyor olmam gibisinden bir cevap verdi ve bu cevap beni tatmin etmedi. O tedaviyi de öylece bıraktım.

Hırsla başladığım bu defa da hüsranla sonuçlanınca artık hiçbir şey yapmak istemedim, üzerine düşmek istemedim. Kendi kendime bu kadar yıl üzerine düştün çabaladın ama her seferinde hüsranla sonuçlandı hep daha kötüye gitti. Bari hiç çabalama ki sonunda üzülmüş olmayasın demeye başladım.

İki üç yılı bu düşüncelerle geçirdim. Hâlbuki benim hedeflerim vardı. Gelmek istediğim yerler vardı,kendimi ispatlayacağım kişiler vardı, lisede kekemeliğim yüzünden dayak yediğim hocaya kanıtlamam gereken şeyler vardı. 

Lise zamanlarında bir sihirli değnek bekledim, üniversiteye geçtiğimde o sihirli değneğin falan gelmeyeceğini görünce hırsla bu vefalı arkadaşı hayatımdan çıkarmak için yoğun çabalar sarfettim.

Ama şimdi biliyorum ki bu vefalı dostum beni asla terketmeyecek. Bu sefer de madem terketmeyecek bari çok sıkı fıkı olmayalım düşüncesindeyim  Big Grin Yüzde yüz geçmeyecekse de artık titretmesin, terletmesim, bir harf için dakikalarca uğraştırmasın yani günlük işlerime engel olmasın diye düşünüyodum. Yüzde 99 luk kısmı geçse yeter  Big Grin

Bu forum sayesinde çok bilgiler edindim, çok teknikler öğrendim, düşüncem değişti, en önemlisi artık eskisi gibi kendimi yıpratmamayı öğrendim. Teşekkür ederim bu güzel forum için.

Bu defa Vefalı Dostum bana eşlik edemedi, sadece yazı yazarken beni kendinden mahrum bırakıyor zaten   Smile

                       Sevgilerle, Hakan
Merhaba,
Konularımı okuyup videolarımı izleyin lütfen.
Çözdükten sonra çözdürmeye başladım.Facebook grubumda 100 kişi var.

Ankara da gittiğiniz yer Temel Pamir sanırım.Bana da fayda etmedi.
Maalesef nefesi bozuk olanlara da boşuna terapi yapıp para kazanıyorlar.

Ben airflow u kitabından öğrendim.Kitapta hiç öyle ses teli altından konuş
diye bişey yok.Nefesin stabil olması şartı var.

Benim grubumdaki herkesin nefesi bozuk.Metodun ilk ayağını yapanlar dahi
blokların azaldığını söylüyor.Asla uzatma vs yok.
(29/03/2018, 07:57)tunnel79 demiş ki: [ -> ]Merhaba,
Konularımı okuyup videolarımı izleyin lütfen.
Çözdükten sonra çözdürmeye başladım.Facebook grubumda 100 kişi var.

Ankara da gittiğiniz yer Temel Pamir sanırım.Bana da fayda etmedi.
Maalesef nefesi bozuk olanlara da boşuna terapi yapıp para kazanıyorlar.

Ben airflow u kitabından öğrendim.Kitapta hiç öyle ses teli altından konuş
diye bişey yok.Nefesin stabil olması şartı var.

Benim grubumdaki herkesin nefesi bozuk.Metodun ilk ayağını yapanlar dahi
blokların azaldığını söylüyor.Asla uzatma vs yok.

Merhaba Anıl Yılmaz.

Sosyal medya kullanmıyorum ama youtube hesabınızda paylaştığınız 4 videoyu da izledim. Bu forumu yaklaşık bir aydır takip ediyorum ve forumda öne çıkan herkesi tanıyorum. Sizin tekniklerinizi de diğer arkadaşların tekniklerini de egzersiz yapar gibi uyguluyorum fakat şimdilik bunları sosyal hayatıma geçirmekte biraz zorlanıyorum. Ama bırakmıyorum her geçen gün motivasyonumu yüksek tutmaya çalışıp bu tekniklerle konuşmaya çaba gösteriyorum. Değerli bilgileriniz ve tecrübeleriniz için teşekkür ederim.
Takılmalar sürdüğü sürece düzelme mümkün değil
O yüzden bir hafta susma eşliğinde alıştırna etkisini gösteiyor.

Diğer taraftan dünyada benim koyduğum fiziksel blok ve
tıkanmış hava teşhis ve çözümünü ortaya koyan yok.

Maalesef anlayamayanlar ve anlamak istemeyenler bilimsel
değil diyorlar.Dün youtube sa birisi petgamber misin de çözüm buldun diye.

Milletin bilimden ve aklı kullanmaktan haberi yok.