Kekemelik Forum

Tam Versiyon: Kekemelik bir paradokstur...
Şu anda tam olmayan bir versiyonun içeriğine bakıyorsunuz. Tam versiyon'a bakınız.
Merhaba arkadaşlar,
Ercan bana meydan okudu Big Grin kekemeliğin paradoks olması konusunda bir yazı yazmamı istedi. Ben de birkaç gündür kafa yoruyorum. Tabii ki kekemelik bir paradokstur o konuda hiçbir şüphem yoktur. Ama açıklaması o kadar da kolay değildir.

Yani kekemelik ne açıdan paradoks?

Kekemelikteki paradoksluk iki cümleyle özetlenebilir aslında:
Alıntı: Kekemeliği önemsedikçe büyüyor, hatta canavarlaşıyor. Kekemeliği dikkate almadıkça küçülüyor ve evcilleşiyor.
Ben geçenlerde feyste bir haber okudum. Hindistan'da bir çocuk varmış, onun parazit bir ikiz kardeşi varmış. Yani ikiz kardeşi ana karnında ölüyor ve kardeşiyle kaynaşıyor. Bu çocuk doğduğunda da karnından ölü kardeşinin iki bacağı ve kolların bir kısmı karnından aşağı sarkyor. Hiç bir faydası yok, hareket de ettiremiyor, sadece sarkıyor. Sonra tıbbın sayesinde gereksiz uzuvları kesip çocuğa normal bir hayat bağışlıyorlar...

Bizim de kekemeliğimiz bir nevi parazit bir ikiz kardeşi gibidir. Ama bizimki canlı ve huysuzdur.
Hepimizin kendi deneyimlerinden bildiği bazı durumlar vardır: Kekeleyip kekelememenin kesinlikle önemli olmadığı ortamlarda bülbül gibi konuşabiliriz, neredeyse hiçbir takılma yoktur ama diksiyonun güzel olması şart olan tüm ortamlarda çıt çıkaramıyoruz.

Bir Alman arkadaş Almanya'daki forumda bir kere askerlik yoklamasından bahsetmişti. Askerde kekemelerin elendiğini duymuştu ve kendi kendine 'yoklamada güzelcene kekeleyeceğim ve askerlikten kurtulacağım' diye karar vermişti. Gitmiş ve şaşırmış: 'Allah Allah, kekeme olduğumu ve o yüzden askerlik yapamayacağımı göstereceğim, tek bir takılma yok!' İşte kekemeliğin paradoksluğu.

Bu neden öyledir? Elbette ki tıbbi açıklamaları vardır. Örneğin beyindeki iki lobun bağlantılarının hassasiyeti nedeniyle duygular da devreye girince kesintiye uğraması vs. Ama tıbbi açıklamalar sonuçta hiç önemli değil. Önemli olan bunun böyle olduğunu bilip kendimce sonuç çıkarmam!

Yani kekelemek istediğim zamanki hevesi diğer ortamlara da aktarmam lazım. Kendime bir en kötü hal senaryosu yapmam ve bunun sonucunda ne olacağını önceden tasarlamam lazım.

İş görüşmesine mi gideceğim... Ödüm patlıyor... Nasıl patronların, yöneticilerin yanında konuşacağım. Nasıl adımı çıkaracağım?
Ama doğrusu şudur: kekemeliğimi gizlemeye kalkışırsam illa ki kaybederim. Ya kendimi kekeleyerek zaten ele veririm ya da tuhaf tuhaf davranışlar sergiler, şaşkınlık yaratırım.

Kekemelerle tecrübesi olmayan insanlar gizli semptomları kolay kolay kekemelik olarak algılamaz. Mühendis misin? Yönetici sana uzmanlık alanından bir soru soruyor, sen de takıldın kaldın... Ne düşünecek? Bilmiyor zannedecek. Kaybettin!
Ama görüşmenin başında, uygun bir zamanda desen ki 'şaşırmayın, benim konuşma sorunum var, kekemeyim' yöneticiler de - eğer okumuş, aklı başında insanlarsa - gereken hoşgörüyü gösterecektir.

Ondan sonra da 'bu kekemeliğinle nasıl müşterilerle konuşacaksın' diye sorarlarsa şaşırmayacaksın. Bu soru en normal sorudur. Kekemelik konusu üzerine konuşma kapılarını sen açtıysan karşıdaki insan da bunu bir davetiye olarak algılar ve soru sorar. Bu senin için büyük bir fırsat çünkü endişelerini ve gerçek duygularını NİHAYET dile getirebilirsin.

Normal konuşan biri kekemeliğin paradoksluğunu anlamak durumunda değil. 'Hani benimle demin ne güzel konuştun, niye şimdi telefonda firmanın adını söyleyemedin?' diye sorarlarsa anlat! Anlatmak rahatlatır!

Kekemelikle ilgili bizi gücendiren hadiselerin çoğu bilmezlikten kaynaklanıyor. Ama biz kekemeler de derdimizi paylaşmaya hazır değilsek kim bizi anlayacaktır!

Sadece kekemeliğimiz değil, bizim davranışımız da paradokstur. Kusura bakmayın.
Bilmem - Ercan'ın sorusunu az çok cevaplayabildim mi?
Değerli yorum ve eleştirilerinizi bekliyorum!
Petra