Kekemelik Forum

Tam Versiyon: Dünyada kekemelik
Şu anda tam olmayan bir versiyonun içeriğine bakıyorsunuz. Tam versiyon'a bakınız.
Dunya olarak 
Yani uzakdoğu özellikle de Japonya 
Hindistan Rusya güney Amerika ülkeleri gibi 
Ülkeler hangi kekemelik tekniği uyguluyorlar 
Onlarda kekemelik nasıl kültür ile kekemelik oluyor mu
(03/12/2018, 23:51)Misafir34 demiş ki: [ -> ]Dunya olarak 
Yani uzakdoğu özellikle de Japonya 
Hindistan Rusya güney Amerika ülkeleri gibi 
Ülkeler hangi kekemelik tekniği uyguluyorlar 
Onlarda kekemelik nasıl kültür ile kekemelik oluyor mu

Tüm sorularına değil ama birkaç soruya kapsamlı cevap verebilirim sanırım.
Öncelikle şunu söyleyeyim: bütün dünya kapsamında (özellikle Batılı araştırmacılar tarafından) araştırmalar yapılmış ve her yerde kekemelik gözetlenebiliyor. Yani kekemelik dil, din, kültür, etnisite gibi özellikler dinlemez!

Uzakdoğu (Japonya) konusunda özellikle Facebook grubundaki Reiki-Ahmet Eser herhalde en iyi cevabı verebilir.

Ben Çin konusunda bir şeyler söyleyebilirim (yalnız sadece örnek biçiminde).
Öncelikle biraz komik bir konuya değineyim: Almanya'da 1900'lü yılların başlarında Oskar Hausdörfer diye bir adam (kekeme ve öğretmen) yaşıyordu. Kendi kekemeliğini konuşurken ünlülere odaklanarak ve biraz tiyatral konuşarak kontrol altına alabilmiş. Başka terapi yöntemleri olmadığı için Almanya'nın her yerinde ilgili adamın inisiyatifinde kekeme okulları kurulmuş. Adam aynı zamanda 'Geceden Işığa' (Von der Nacht zum Licht) isimli bir kitap yayınlamış. O kitapta, Çin dilinin ses tonuna olan öneminden kaynaklı Çinlilerin kekelemelerinin mümkün olmadığını (hiçbir Çinliye sormadan ve Çin'e de gitmeden) iddia etmiş. Tabii ki bu iddia doğru değildir!

2016 yılında özyardım grubumuzla birlikte Köln çarşısında yaptığımız bir farkındalık çalışması çerçevesinde bizim standa Çinli bir bayan geldi. Kendisi bir yıldır Almanya'da yaşayıp psikoloji okuduğunu söyledi. Ben grubumuzun anlamını açıkladıktan sonra Çin'de kekemelik konusunda doğru dürüst terapistlerin olmadığını, meseleyle psikologların ilgilendiğini ve konuya ilişkin pek bir bilgi olmadığını söyledi (yani kendisi Çin'de de psikoloji okuduğu halde bilgi sahibi değilmiş).

Daha sonra ABD'deki Kekemeler Derneği'nin (NSA) kongresiyle ilgili olarak şu yazıyı okumuştum (podcast da mevcut):
http://stuttertalk.com/tag/stuttering-in-china/
Kongreye katılan ve 2 yıldır Amerika'da yaşayan Çinli bir bayan, genel olarak engelli insanların Çin'de ayrımcılığa uğradığını ve bu nedenle tüm kekemelerin kekemeliklerini gizlemek zorunda olduğunu yazmış. Hatta bir yerde demişti ki 'Çin'de o kadar çok insan var ki eleman alımında engelliye, sorunu olana yer yoktur. O yüzden bir kere kekemeliğimizi gizlemek zorudayız'.

ABD'de katıldığı kongrede insanların çatır çatır kekelediğini görünce çok rahatlamış. 

Alıntı: The more you hide the worse it gets. So for years and years I had to hide every day. Every conversation I had to hide. I had to pretend I could talk like everyone else. That’s a lot of struggle for me. It’s like you are pretending you are somebody else your whole life.

'Kekemeliğimi sakladıkça daha da kötü oluyordu. Böylelikle yıllar yılı onu her gün gizlemek zorundaydım. Her sohbette onu gizlemek zorundaydım. Sanki herkes gibi konuşabiliyormuşum gibi bir algı yaratmak zorundaydım. Bu benim için müthiş bir çaba anlamına geliyordu. Sanki ömrün boyunca kendini başka bir insanmışsın gibi gösteriyorsun.'

Rusya'ya gelince en iyisi Azeri arkadaşlarımız biraz araştırsın. Bizim foruma benzer çok aktif bir forum vardı orada.
Şu kadarını bildiğim ve tanıdığım arkadaşlardan dolayı söyleyebilirim:
Rusların hepsi sözde 'köpekten korktukları için' kekeme olmuşlar. Şu an Türkiye'de uygulanan yöntemler (susma, melodik vs.) eski Doğu Bloku'ndan geliyormuş yani kaynağı Rusya'dır.
Moskova'da Arlilia diye bir kekemelik merkezi varmış (forumda onlarca video mevcut) ama herşey akıcılık odaklı ve susma dönemi ile başlıyor. Susma dönemi içerisinde kursa katılanlar işverenlerine 'ben şu anda kekemelik terapisi alıyorum o yüzden sizinle 2 hafta boyunca konuşmamalıyım' diye bildirmek zorundalarmış.
Gerisi bir nevi akıcılığı şekillendirme ve nefes çalışması.

Anadili Rusça olan Ukraynalı bir arkadaşım bana çocukluk döneminde farklı farklı uzman ve hocalara götürüldüğünü ama hiçbirşeyin fayda etmediğini söyledi. Babası da kekeme olduğu için kızına 'kızım bağlantılı konuş, bağlantılı konuş' diye nasihat veriyormuş.

Güney Amerika değil de Meksikalı bir kız bir kere benim de katıldığım bir Stutter Social hangoutsuna katıldı. O da ülkesinde uzman bulunmadığını ve konuyla psikologların ilgilendiğini söyledi. 

Dünyadaki diğer ülkeleri öğrenmek istiyorsan 'Stuttering Community' Facebook grubuna üye olmanı tavsiye ederim. Her ülkeden insan var ve doğrudan onlara sorabilirsin.

Stutter Social hangoutslarına özellike Hindistan ve Pakistan'dan çok kişi katılıyor, işin ilginç tarafı hepsi yazılımcı. Orada da kekemelik sektörü çok geri kalmış, akıcılığa çok fazla değer veriliyormuş.

Bence kekemeliğin gerçek doğası bilinmediği oranda kekemelere karşı yanlışı davranışlar da çok fazla oluyor.
Almanya'da eskiden hep anne-babalar suçlanıyordu, çocuklarına güya yanlış davranmışlar, ya çok sert ya da çok yumuşak olduklarından dolayı çocukları kekeme olmuş ve o yüzden bizde gizleme ve tabulaştırma çok fazla gelişmişti. (Hiçbir anne-baba hatalı olmak istemez, öyleyse çocuğun kekemeliğinden de sorumlu tutulmak istemez ve kekemeliği inkar eder).

Kekemeliğin dış bir etkenden dolayı olduğu sanılan ülkelerde ise o kadar fazla tabulaştırılmıyor, tabulaştırmaya gerek yok, nasılsa köpek, yılan veya nazar suçlu. Ama insanları 'kekeme Hasan' 'topal Ahmet' gibi nitelendirmek de insanlarda derin travmalara yol açıyor.

Kekemeliğin psikolojik bir sorun olduğu sanılan ülkelerde de kekeme bireyler çok çekiyor. Çünkü (kekemeliğin sonucunda oluşanlar dışında) psikolojik bir sorunları yokken hep 'PSİKO' olmakla suçlanıyorlar.

Kekemeliğin kamuoyundaki algısının kekemelere doğrudan yansıdığı düşüncesindeyim. O yüzden doğrular bilinmedikçe kekemelerin kişiliklerinin incinmesi, işe alınmamaları gibi gereksiz yaklaşımlar devam edecektir. Farkındalık yaratmak da ancak kekemelerden gelebilir ve bu da hepimize düşen bir görevdir!

Selamlarımı sunarım
Petra