Kekemelik Forum

Tam Versiyon: Doğru terapist ile gerçekçi hedefe rağmen başarısızlık
Şu anda tam olmayan bir versiyonun içeriğine bakıyorsunuz. Tam versiyon'a bakınız.
Doğru dil ve konuşma terapisti bulup gerçekçi hedef ile terapi görüp ancak başarısız olan arkadaşlar 

Sizce sorun nedir?
Kişisel cevabımı vermeden önce Facebook grubundaki yanıtları aktarayım:
Alıntı: Eser Çetintaş Çünkü gerçekte kimse kekemeliğin tedavisini bilmiyor
Alıntı: Erdal Pehlivan Eser Çetintaş kesin sonuç bu kimse bilmiyor. Çözümü yok.
Alıntı: Egemen Nakışçı Eser Çetintaş kekemeliğin tedavisi değil, yönetiminden bahsedilebilir ancak. Fakat en iyi yöneticinin dahi zaman zaman ‘altındaklere söz geçiremediğini, zaman zaman hiç yönetemediğini zaman zamansa çok iyi iş çıkardığını kabul etmek’ gerekir. Bu nedenle evet tedavisi henüz yok, bu nedenle de bilmiyoruz. Ama bahsettiğim ölçülerde yönetimine dair fazlaca bilgimiz var... sadece danışan ve terapistin hedeflerinin uyumlu olması çok önemli...
Alıntı: Petra Sasmaz Terapistin ve danışanın hedef konusundaki uyuşmazlığı. Danışan sihirli bir formül beklerken terapistin bunu sunamaması. Terapist sihirli bir formül yok derken danışanın bununla yetinmemesi
Alıntı: Çınar Çoban Soruyu iyi okudunuz mu gerçekçi hedeften bahsettim
Alıntı: Petra Sasmaz Çınar Çoban iyice okudum. Ama buna rağmen sorunun hedeflerden kaynaklandığını düşünüyorum. En ufak bir örnek: Bonn Kekemelik Terapisi ilk baştan kekemeliği yönetme adına güzel teknikler gösterdiklerini kekemelik sorununun ise devam edeceğinden bahşediyor. Danışanlar 2-3 hafta içerisinde müthiş bir akıcılık kazanıyor. Bu sefer terapist sorunun bununla bitmediğini geri dönüşler olacağını ve bunun istisna olmadığını açıklıyor. Yine de her danışan ‘inşallah ben geri dönüş yaşamam’ şeklinde dua ediyormuş ve gerçekten geri dönüş yaşadığında terapiste ‘doğru sen bunu söylemiştin ama ben kendi kendime yaşamayacağım diye telkin veriyordum’ diyormuş.
Alıntı: Eser Çetintaş Ayrıca birçok terapistin daha önce kekemelik yaşamamış olması, Yani bu sorunu yaşamamış olması. Sadece okulunu okuyarak yada kitaplar okuyarak tedavi vermeye çalışıyorlar. Ama olmuyor tabi
Alıntı: Egemen Nakışçı Eser Çetintaş Petra Sasmaz, kekeme fakat terapist olmasa da bir çok terapistin söyleyeceklerinin altına Eminim imzasını atacaktır. Bunun kekeme olup olmamakla ilişkisi yok. Bilimsel bilgi herkes için var, ve kullanıma hazır.
Alıntı: Asenat İlik Nasrettin hoca " bana damdan düşeni getir" demesi gibi ... malesef hayatlarında hic kekemelik yaşamadıkları için çözüm bulunamıyor. Edebiyat öğretmeni kekemelik tedavisi veriyor. Fizik öğretmeni kekemelik tedavisi veriyor. ( dilin kaldırma kuvveti olmadığı için kekeliyorsunuz )? Sonuç nasıl olumlu olsun ki.. Bence kekemelik doğru stratejiyle üzerine giderek aşılabilir. Ve çözümsüz değil..
Alıntı: Petra Sasmaz 1. Bugün en etkili olduğu kabul edilen tüm kekemelik programları (Van Riper, McGuire gibi) kekemeler tarafından geliştirilmiş. Geliştirenler hala kekeliyor mu? Evet, ama kendi geliştirdikleri program sayesinde yönetebiliyorlar(dı).
2. Türkiye’de eğer edebiyat öğretmeni fizik öğretmeni kekemelik terapisi veriyorsa terapist değildir. Ancak öyleleri kekemeliğin alışkanlık olduğunu veya psikolojik bir sorun olduğunu iddia edebilirler.
3. Türkiye’de yetişmiş DKT uzmanları çok iyi eğitim alıyorlar ve ABD’de ve Avrupa’da bir yüzyıl içerisinde elde edilen tüm kazanımlardan faydalanıyorlar, dolayısıyla kekemeliğin fıtratını bazı bilinçsiz kekemelerden daha iyi biliyorlar. Egemen Nakışçıveya Sema Uz Hasırcı ile birlikte yaptığımız hangoutslar bunun için birer referanstır
Alıntı: Hüseyin Bektaş çünkü kimimiz 20 kimimiz 30 yıldır kekeme bu kadar yılın verdiği deformasyonu gerek psikolojik gerek fiziksel olarak kimse çözemez öyle hık diye damarlarımıza işlemiş bu kısacası
(16/02/2019, 17:07)Misafir34 demiş ki: [ -> ]Doğru dil ve konuşma terapisti bulup gerçekçi hedef ile terapi görüp ancak başarısız olan arkadaşlar 

Sizce sorun nedir?

Sorun tek bir nedenden oluşmuyor bence.
Uzman DKT ve hoca Sertan Özdemir'in de dediği gibi bir kekemelik terapisi bir yolculuktur.

İlk önce 'gerçekçi hedef' kavramını tanımlamamız lazım.
Her kekemelik terapisinin başında elbette ki hedefler belirlenecektir.

Genelde de danışan 'kekemelik için kesin çözüm istiyorum' der, terapist de - eğer gerçek terapist ise - bunun belli bir yaştan mümkün olmadığını söyleyecektir. Ama küçük çocuklarda da kekemeliğin geçici olabileceğini fakat bir terapistin kekemeliğin geçmesi için sadece altyapıyı oluşturabileceğini yani sihirli bir formüle sahip olmadığını belirtecektir.

Öyleyse yetişkinlerde neler yapılabilir?
  • Kekemeliğin sorun olmasından çıkması için bilgilendirme / aydınlatma yapılır
  • Sosyal sorunların ve korkuların ortadan kaldırılması için duyarsızlaştırma çalışmaları yapılabilir
  • Kekemeliğin iletişimi en çok etlileyen ikincil semptomlarının (yüz / göz tikleri, el ayak hareketleri, baş sallama gibi) ortadan kaldırılması için eforsuz konuşma, blokların üstüne gitmeme, zorlamama öğretilir
  • Bloklardan çıkabilmek için konuşma teknikleri öğretilir
  • Bütün bunlar insanlarla iletişim kurarak terapist eşliğinde pekiştirilir
Terapi süreci şeffaf bir süreç olmalı ve terapinin başında daha çok genel hedefler belirlenirken ilerleyen dönemde daha kesin, daha bireysel bir hedef belirlenebilir.

Bazı insanlar kekemeliğe karşı duyarsızlaştıktan sonra herhangi bir modifikasyon tekniğine gerek duymazken başkaları akıcılığa daha fazla odaklanarak ne pahasına olursa olsun akıcı konuşmayı hedefleyebilirler.

Hiçbir terapist bunlara akıcılığı boşver, kekeleyerek de mutlu olabilirsin diyemez, demez de.
Eğer A birey akıcılık odaklıysa icabında ona fluency shaping teknikleri daha uygun olabilir. Ama terapist bunların da yerine göre işleyebildiğini, yerine göre belki faydasız olabileceğini belirtecektir.

Eğer B birey duyarsızlaştıktan ve tiklerinin çözülmesinden sonra elde ettiği akıcı kekemelikten memnun ise hiçbir terapist ona sen illa modifikasyon kullanmalısın demez. Ama yine de modifikasyon tekniğini gösterir, öğretir, kullanıp kullanmamasını danışanına bırakır. 

Çünkü bu da terapinin bir parçasıdır. Bir terapist o anda hoca konumunda ise de danışanının duygularını ciddiye alır, isteklerine de saygı duyar.

En sonunda 
  • terapistin gösterdiği hedefler
  • danışanın elde etmek istediği hedefler
dışında üçüncü ama çok belirleyici bir etken daha var o da
  • KEKEMLİĞİN DOĞASI
Her insanın kekemeliği farklıdır.
Terapistlerin gösterebilecekleri yöntemler uzun yılların tecrübesinden sonra birçok insana kalıcı fayda sağlayan yöntemlerdir.
Ama her yöntem her bireyde aynı şekilde etkili olur diye - maalesef! - bir kaide yoktur.

Ben kişisel görüşümü belirtmek isterim:
Ben kişisel çevremde (Almanya'nın özyardım çevresinde) her türlü terapi yapmış ama kalıcı bir fayda görmemiş bazı insanlar tanıyorum.
Bunun nedenini araştırmanın da pek bir faydası yoktur.
Kesinlikle 'SEN DEDİĞİMİ YAPMADIN, SEN YETERİNCE ÇALIŞMADIN!' suçlaması yerinde olmaz.

Ve bu konudaki cevap da bir terapistin ne kadar duyarlı veya duyarsız olduğunu gösterir.
Uzman bir terapist belki danışanının neden başarılı olmadığını araştırır ama hiçbir zaman 'suç sendedir' demez.

Tabii ki anne-babaları tarafından gönderilen, terapiye tamamen kapalı olan ve hiçbir şekilde cevap vermeyen (ergen) gençler var. Onlarla terapi sürecine girmek faydasız ama belki 2-3 yıl sonra, akılları erdikten sonra azimli bir şekilde terapistin her dediğini yapmak isterler, yapıp başarılı da olurlar.

Ama terapistin her dediğini azimli bir şekilde belki fazlasıyla uygulayan ve buna rağmen başarısız olan bireyler de var.
Buna da saygı duymak lazım. Bu insanlara psikolojik destek vermek, akıcılıktan ziyade günlük yaşamda karşılaşacakları engellerle nasıl baş edebileceklerini göstermek en doğrusudur.

Ben 'terapi aldım başarılı oldu' diyen onlarca kekeme tanıyorum. Hepsi hala kekeliyor. Ama genelde durumlarından memnunlar ve öğrendiklerini istedikleri anda uygulayabilirler. Ama her ortamda ve her zaman uygulamak istemezler. İşyerinde müşterilerle konuşurken, toplantı verirken, sunum yaparken uygularlar, eşleriyle, çocuklarıyla sohbet ederken uygulamazlar mesela.
Ama mümkün olanı elde ettiklerini biliyorlar, o yüzden memnunlar.

Terapi alıp da herseye rağmen yöntemleri uygulayamayan insanlar da tanıyorum. Onların yüreklerinin içine bakamayız maalesef. Özyardım grubuna gelip dertlerini dökerler.
Özyardım hareketi olarak özellikle onların menfaatleri için çalışıyoruz. Kamuoyunda farkındalık, iş alımlarında hoşgörü, okulda sözlülerden muaf tutulmaları için uğraşıyoruz.

Bizim yapabildiğimiz bu kadar.